Mbst Tedavi Cİhazı Kemik ile alakalı tüm rahatsızlıklarda son derece başarılı bir tedavi yöntemidir . Aşağıda da okuayacağınız üzere uzun yıllar takip edilen hastalar üzerinde yapılmış araştırma sonucu yayınlanmaktadır . Bilimsel yayın sekmesinde araştırma sonucunun orjinal halinide okuyabilirsiniz . Klinik olarak kantılanmış ve ciddi tecrübelere sahip olunan Kemik kırıklarında ki kaynamama sorunu , Kemik erimesi , Omurlarda çkmeye dayalı kırıklar , Kemik dejenarasyonu ve harabiyeti , kemik iliği nekrozu gibi bir çok rahatsızlığın çözümünde ciddi başarılara sahip olan MBST tedavi cihazı hastalara umut olmuştur . 

Çeşitli farmakolojik tedavilere rağmen, osteoporoz problemi henüz çözülmemiş veya azalmamıştır. İlaca karşı beklenmedik bir tepki gösterilmesi (olumsuz vaka) ve uzun dönem farmakoterapiden sonra kırıklar ve çatlamalar olması yeni tedavi usullerine ihtiyaç olduğunu göstermektedir. Nükleer manyetik rezonans terapisi, egzersiz için bir ek ve farmakoterapiye bir alternatif veya ilave olabilir. Klinik çalışmaların sayısı, nükleer manyetik rezonans terapisinden sonra KMY'nin artmış olduğunu gösterdi ve burada, ağır travma geçiren, kalça çevresinde büyük bir hematomu olan ancak herhangi bir kırık sorunu olmayan on bir iyi belgelenmiş olgu sunumu sunuldu, bu beklentiyi teşvik etti. Bu olgu sunumu çalışması ek olarak, yaş ortalaması 68.4 olan, 450 hastadan oluşan bir grupta (erkek = 55, kadın = 395) kırık insidansının takibine dayanan olgu sunumları sunmaktadır. Tüm hastalar MBST ile tedavi edildi , (tedavisel nükleer manyetik rezonans) 10 gün sonra standart sikluslar uygulandı ve beş yıllık bir süre boyunca takip edildi.Veriler, NMRT'nin osteoporotik hastalarda kırık riskini azaltabileceğini göstermektedir.

Çeşitli farmakolojik tedavilere rağmen Osteoporoz hala çözülememiş bir problemdir.

Osteoporozun en önemli komplikasyonu minör travma sonrası oluşan kırıktır. Bu nedenle

kırıkların önlenmesi osteoporoz tedavisinin temel amacıdır. İlaç yan etkileri ve uzun dönem ilaç tedavisinden sonra hala kırıkların oluşması yeni tedavi usullerine ihtiyaç olduğunu

göstermektedir. Osteoporoz düşük kemik gücü ile karakterizedir. Düşük kemik gücünü ölçebilecek bir tanım metodu yoktur.

Krpan ve arkadaşları, Nükleer Manyetik Rezonans (NMR) tedavisinin (MBST), osteoporoz

tedavisindeki yeri ile ilgili iki çalışma yaptılar. İlkinde; NMR tedavisinin Kemik Mineral

Dansitometrisi (Bone Mineral Density - BMD) üzerindeki ve serumda ölçülebilen kemik

belirteçleri üzerindeki bir yıllık etkisini araştırdılar. Bu hastalar hiç bir osteoporoz ilacı

kullanmayıp, NMR tedavisinden bir yıl öncesine kadar günde 800 IU d vitamini kullanmakta idiler.

İkinci çalışmada ise NMR tedavisinden sonra, ağır travma geçirmiş ve buna bağlı kalça

çevresinde hematomu bile olmuş ancak herhangi bir kırık oluşmamış 11 iyi belgelenmiş olgu

sunumu sunulmuş ve 55'i erkek 395'i kadın, yaş ortalaması 68.4 olup, DEXA ölçümünde

T-skoru -2.5'tan az olan osteporotik hastaların 5 yıllık takiplerindeki kırık riski değerlendirilmiştir. Bu hastaların hepsi NMR tedavisinden iki yıl ve öncesinde herhangi bir osteoporoz ilacı kullanmıyordu, yanlızca nNMR tedavisinden bir yıl öncesine kadar günde 800 IU D VİTAMİNİ kulanmaktaydılar .

Bütün hastalara peşpeşe ,10 gün boyunca, MBST Osteobet (ODM)cihazı ile günde bir saat

tedavi uygulandı. Teşhis için kullanılan herkesçe bilinen Nükleer Manyetik Rezonans tedavi için geliştirilmiş ve MBST markası altında patentlenmiştir.

İlk çalışmada alınan 103 hastanın 12 ay sonra yapılan DEXA ölçümlerinde erkek ve bayan tüm Osteoporozlu hastalarda (L1-L4) bel vertebraların T-skoru değerlerinde % 10’a varan anlamlı düzelme gösterildi. Femur boynu ve Wards üçgenindeki T-skor değerleri de ,NMRT’den 12 ay sonra önemli ölçüde artış gösterdi. Büyük trokanter ve intertrokanterik bölgede t skorunda değişiklik gösterilemedi. Kemik döngüsü belirteçlerinden Osteokalsin serum düzeyi de 12 ay içinde ortalama olarak %55 oranında artmıştır. Bayan hastalar olguların %90’ını oluşturduğu için erkek hasta grubunda anlamlı bir artış saptanmamıştır. İlginç olarak BETA-CTX serum düzeylerindeki azalma trokanterik alandaki T-skor değerindeki artış ile korelasyon göstermiştir.

Kemik rezorpsiyonu esnasında bozulan kollejenden çaprazlar sirkülasyona salınır, yüksek

seviyeleri artmış kemik kaybını gösterir. Tüm osteoporoz hastalarında NMRT’nin

 BETA-CTX üzerindeki etkileri araştırılmış, bir yıl boyunca BETA crosslaps serum konsantrasyonları stabil kalmış ve bir yıl boyunca artmamıştır. Bu da NMRT’den sonra kemik yıkımının olmadığını göstermektedir.

İkinci çalışmada ise; anamnez ve medikal dokümantasyonlara göre kırılma kanıtı açısından yaş ortalaması 68.4 olan 450 hasta, NMRT tedavi ile tedavi edilmiş ve K-Center’da 5 yıllık süre boyunca takip edilmişlerdir. Bu hastaların hepsinin DEXA ölçümü Osteoporotikti, tüm hastalar bir yıldan daha uzun süre önce, NMR tedavisi almadan önce vitamin D3 800 IU almışlardır. Bu hastalarda geriye dönük veri toplanıldığından dolayı travma sonrası başvurdukları hastaneden tıbbı kaynaklarla çok iyi belgelenmiş hastalar arasında; 11’inde çok büyük travmaya bağlı kalça çevresinde büyük hematom bulunduğu ama buna rağmen herhangi bir kırık olmadığı saptanmıştır. NMRT’nin kademeli etkisi olduğu, altı aydan sonra maksimum etki gösterdiği temeline dayanarak, 450 hasta grubunda beş yıllık takipte gözlene kırıkların değerlendirilme periyodu şu şekilde olmuştur

A) Tedaviden üç aydan kısa süre sonra (İki kırığı olan hasta,ciddi düşüş yaşamış ön kol kırığı

olmuş, ve eskiden kırığı olan ve BMD si çok düşük olan )

B) Tedaviden sonra üç ay ile bir yıl arası (herhangi bir Kırık tespit edilmemiş )

C) Bir ile iki yıl arasında (İki kırığı olan hasta; ilki; x rayda lomber 5 vertebrada çökme kırığı

rastlanan, diğeri merdivenden düşmeye bağlı ciddi hematomu olup,sadece ön kol kırığı oluşan

hasta )

D) Tedaviden iki yıl sonra (Ön dört kırık hastası: hepsi 80 yaş üzerinde olan , biri ciddi travmaya bağlı kalça kırığı, 4ü vertebra kompresyonu, 9 u ön kol kırığı olan hasta )

Minör travma sonrasında oluşan kırık osteoporozun en önemli komplikasyonudur.Bu nedenle

kırıkların önlenmesi osteoporoz tedavisinin temel amacıdır. Osteoporoz tedavisi ile ilgili büyük klinik çalışmaların çoğu, terapatik etkinin bir parametresi olarak kırık riskini almıştır. Ancak eğer bir kuvvet kemiğe etki ederse kırılma olur. Bu vaka raporu çalışması, vakalar çok iyi belgelendiği için NMRT’nin kırık riskini azaltabilecek yeni farmasötik olmayan bir yöntem olabileceğini göstermektedir. NMRT’nin maksimum etkisinin ortaya çıktığı süre olan, tedaviden sonra üç ay ile bir yıl arasında hastalarda kırık bulunmadığı,ve ayrıca bir ile iki yıl arasında da herhangi bir kırık olmadığı gözlenmiştir. Bütün bu kanıtlar Osteoporozlu hastalarda MBST’nin medikal tedaviye yararlı bir alternatif olabileceğini teşvik etmektedir. Ayrıca MBST’nin egzersiz ve D3 vitamini ile kombine edilmesi halinde kırık önleme stratejisini olumsuz hale getiren bir risk taşımadığı bildirilmektedir.

 

Kaynaklar: 1 Krpan D, Stritzinger B, Lukenda I, Overbeck J, Kullich W. Non-pharmaceutical treatment of

osteoporosis with Nuclear Magnetic Resonance Therapy (NMR-Therapy). u Periodicum Biologorum.

2015;117(1):160- 165 17 Zhou J, C

2- Krpan D, Kullich W. Nuclear magnetic resonance therapy (MBST) in the treatment of osteoporosis.Case

report study. Clin Cases Miner Bone Metab. 2017 May-Aug:14(2):235-238

 

ÇEVİREN / DERLEYEN

DR.ÖĞR.ÜYESİ  ELİF BERBER MENEKŞE